[responsivevoice_button voice=”Turkish Female” buttontext=”Dinle”]
Gelişim bozukluğu olarak tanımlanan otizmde eğitim ve terapinin çocuğun gelişimini doğrudan etkilediğini, vakit geçirmeden erken yaşta özel ve bireysel eğitimin başlatılması gerektiği vurgulandı. İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Psikoloji Bölümü ve İEÜ Psikoloji Kulübü tarafından Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Ayşen Baykara’nın katılımıyla “Otistik Bozukluğa Birlikte Bakalım” başlıklı konferans gerçekleştirildi.
Otistik bozukluğu belirlemeye yönelik testlerin bulunmadığını belirten Prof. Dr. Baykara, “Otistik bozukluğa yönelik testler yok. Uygulananlar okul öncesi ise gelişim saptamaya yönelik, okul çağındaysa zekâ testleridir. Otistik bozukluk kuşkusu varsa bunun çocuk psikiyatri hekimimin izlemesi gerekir. Görülme sıklığı yüzde 2,5. Yani her 100 çocuktan 40’ı otistik demek. Erkeklerde görülme sıklığı daha fazla, 5 erkeğe 1 kız gibi bir oran bulunuyor. Sinir sisteminin gelişiminde erkek çocuk olacaksa testoran hormonu daha yüksek salgılanıyor. Sinir sistemi hücrelerinin gelişiminde defektlere sebep oluyor. Kızlardaki otistik bozukluk erkeklere göre daha ağırdır. Kesin nedenler bilinmiyor” dedi.
“Erken yaşta özel eğitim”
Prof. Dr. Baykara, eğitimle birlikte otistik bozukluk yaşayanların üçte birinde bireysel yeterliliğe dönüldüğünü, yüzde 1 ya da 2 oranında normale dönüş yaşandığını ifade etti.
Eğitimin çok erken yaşta ve düzenli olması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Baykara, şunları söyledi:
“Erken yaşta özel bireysel eğitim olmalı. Kesin otistik bozukluk demesek bile bazı belirtiler görüyorsak ‘anaokuluna başlatın düzelir’ anlayışı yanlıştır. Önce özel bireysel eğitim gerekiyor. Vakit geçirmeden ne kadar erken özel bireysel eğitim alınırsa o kadar iyi. Beyin gelişimine etki edebiliyoruz. Eğitim ve terapi, beyin gelişimini doğrudan etkileyen bir durum.”
Kaynak: http://www.ieu.edu.tr/tr/news/type/read/id/5578